Mahalle Kültürü: “Bizim Sokakta Herkes Birbirini Tanırdı”
Mahalle, bir çocuğun evinden sonraki ikinci yuvasıydı. Her sokakta mutlaka birkaç çocuk olur, gün boyu birlikte oyun oynanırdı. Anneler camdan seslenirdi: “Yemeğe gel!” diye. Komşular birbirine tabakla yemek yollar, çocuklar sokakta düşe kalka büyürdü. O yıllarda kapı kilitlemek neredeyse ayıptı; herkes birbirine güvenir, misafirlik ayakkabıyı kapının önüne bırakmakla başlardı.
Sokak Oyunları: Asfalt Üstü Eğlence
Oyunlar bugünkü gibi dijital değildi ama gerçekti. Hissedilirdi. En popüler oyunlardan bazıları:
Seksek, Mendil Kapmaca, İstop, Yakar top, Körebe, Birdirbir, Beştaş, Cicoz (cam bilye), Kutu kutu pense, Gazoz kapağı biriktirmeydi.
Her oyunun bir ritüeli, her oyunun içinde ayrı bir arkadaşlık bağı vardı.
Çizgi Filmler ve Programlar: Televizyon Karşısında Bayram Havası
TRT 1’in tek kanal olduğu yılları hatırlayanlar için çizgi film saatleri kutsaldı. Sonrasında özel kanalların gelişiyle seçenekler arttı ama bazı yapımlar hep hafızalarda kaldı:
He-Man, Voltran, Şirinler, Tsubasa, Red Kit, Taş Devri, Ayı Yogi, Jetgiller, Alf, Susam Sokağı ve Bizimkiler dizisiydi.
Cumartesi sabahı çocuk programlarını beklemek, anneden “erken kalktın gene, televizyon başına geçtin” azarını işitmek bile tatlıydı.
Oyuncaklar: Pilli mi, Kurmalı mı?
Bugünkü gibi her şeyin plastik ve ekranlı olmadığı dönemlerdi. Oyuncaklar elden ele geçer, kardeşten kardeşe miras kalırdı. Favori oyuncaklar:
-
Barbie bebekler / Bebek arabaları, Metal arabalar (Hot Wheels), Kurmalı arabalar, Tetris / Brick Game (9999 oyunlu!), Su tabancaları , Kauçuk toplar, Transformers taklit oyuncaklar, Yoyo ve Çıngıraklı bebekler
Oyuncaklar kadar yaratıcı oyunlar da vardı. Kartondan ev yapar, çubuklarla araba sürerdik. Hayal gücü sınırsızdı.
Şarkılar ve Jenerikler: Ezberden Söylenen Melodiler
Bazı jenerikler çocukluk hafızamızda hâlâ çalıyor:
-
"Şirinler geliyor bakın, her biri ayrı tatlı..."
-
"He-Man! Güç bende artık!"
-
"Haydi gel köyümüze geri dönelim…"
Ayrıca Barış Manço'nun 7'den 77’ye programı ile hem eğlenir hem öğrenirdik. O program sadece bir TV içeriği değil, kültürel bir öğeydi.
Bayramlar, Adetler, Dostluklar
Bayramlarda en güzel kıyafetler giyilir, büyüklerin elleri öpülür, cepler şeker ve harçlıkla dolardı. Komşuluk başka türlüydü. “Komşunun çocuğu aç kalmaz” denirdi. Karpuz kesilir, bahçede topluca yenirdi. Düğünlerde sokak süslenir, herkes katkı sağlardı.
Duygusal Bir Sonuç
1990’larda çocuk olmak; tozlu sokaklarda, kalbi tertemiz çocuklarla büyümekti. Şimdinin sessiz apartman hayatında kaybolan o mahalle sesleri, o içten arkadaşlıklar, her an hatırlandığında yüzümüze bir gülümseme bırakıyor.
O yılları yaşadıysanız ne mutlu size. Yaşatmaya çalışıyorsanız daha da güzel…