Her gün milyonlarca insan yapay zekâ ile sohbet ediyor, sorular soruyor, içerikler üretiyor. ChatGPT gibi sistemler, görünüşte dijital ve soyut araçlar olsa da, her bir komutun arkasında fiziksel kaynak tüketimi ve çevresel bir bedel yatıyor. Ne yazık ki dijital olan her şey, doğadan bir pay alıyor. Bunu anlamak için yapay zekâların nasıl çalıştığını, neye ihtiyaç duyduğunu ve doğaya ne gibi etkiler bıraktığını birlikte inceleyelim.
Her Komutun Arkasında Su Tüketimi Var
Yapay zekâ sistemlerinin çalışmasını sağlayan veri merkezleri, binlerce sunucuya ev sahipliği yapar. Bu sunucular, işlem yaptıkça çok fazla ısınır ve sürekli soğutulmaları gerekir. Soğutma sistemleri genellikle su temelli çalışır. Yani her yapay zekâ sorgusunda, arka planda dolaylı olarak su harcanır.
2023’te yapılan bazı araştırmalara göre, ortalama bir ChatGPT sorgusu, yaklaşık 500 ml (yarım litre) su tüketimine neden olabilir. Bu rakam, bir bardağın dörtte üçü kadar suya eşittir. Bu sayı küçük görünse de, günde milyarlarca sorgu düşünüldüğünde, milyonlarca litre suyun dolaylı olarak kullanıldığı ortaya çıkar.
Elektrik Tüketimi ve Karbon Ayak İzi
Yapay zekânın arkasındaki devasa hesaplama gücü, yüksek miktarda elektrik tüketir. Elektriğin kaynağı fosil yakıtlar olduğunda, bu süreç ciddi miktarda karbon salımına yol açar. Örneğin, bir büyük dil modeli (LLM) eğitimi sırasında binlerce ton CO₂ salınabilir. Bu miktar, bir arabanın yüz binlerce kilometre yol gitmesine eşdeğer olabilir.
Yani ChatGPT gibi bir modele soru sormak, doğrudan karbon salımı yapmasak da, bu sistemin işlemesi için harcanan enerji dolayısıyla çevresel etkiler yaratır. Kısacası, görünmez bir karbon izi bırakırız.
Veri Merkezlerinin Doğaya Etkisi
Veri merkezleri, çoğu zaman su kaynaklarına yakın yerlerde kurulur. Soğutma suyu ihtiyacı nedeniyle nehirler ve göllerdeki su kullanılır. Bu da yerel ekosistemlerdeki canlı yaşamı ve su dengesi üzerinde etkiler yaratabilir. Ayrıca, veri merkezlerinin kurulumu için büyük alanlar tahsis edilir, bu da betonlaşmayı ve doğa tahribatını beraberinde getirir.
Ne Yapabiliriz?
-
Gereksiz komutlardan kaçınmak, dijital israfı azaltır.
-
Yapay zekâ geliştiricilerinin yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanması önemlidir.
-
Kullanıcılar olarak daha bilinçli sorgular yapmak ve gereksiz tekrarları sınırlamak çevresel etkiyi düşürebilir.
-
Geliştirici şirketlerin karbon dengeleme, verimli sunucu teknolojileri ve soğutma sistemlerinde sürdürülebilirlik uygulamaları hayati önem taşır.
Sonuç: Görünmeyeni Görmek
Yapay zekâlar görünmez çalışır ama etkisi gerçektir. Her komut, sadece dijital bir yanıt değil; aynı zamanda doğadan alınmış bir kaynaktır. Bu nedenle dijital araçları kullanırken tıpkı gerçek hayattaki gibi sorumlu, dengeli ve bilinçli olmak gerekir. Çünkü sorularımızı doğaya da soruyoruz – ve onun da bizden beklentisi var.