Hayat bazen bir duvar gibi karşımıza çıkar. Görmeyiz, duymayız, anlayamayız. Ama bazı insanlar vardır ki, o duvarların ardında bambaşka bir dünya kurar. Uğur Yücel’in yönettiği 2013 yapımı Benim Dünyam, tam da böyle bir hikâyeyi gözler önüne seriyor. Ve bizlere, “engelli” kavramının aslında ne kadar yüzeysel olabileceğini gösteriyor.
Film, küçük yaşta hem görme hem işitme yetisini kaybeden Ela adlı bir kızın, topluma kazandırılma sürecini anlatıyor. Başta herkes tarafından "ümitsiz vaka" olarak görülen Ela, azimli öğretmeni Mahir Hoca sayesinde sessiz dünyasını aşar, kelimelerin ötesine geçer. Mahir Hoca’nın sabrı, sevgisi ve öğretme tutkusu; Ela’nın keşfetme ve öğrenme arzusu ile birleşince ortaya bir mucize çıkar.
Benim Dünyam, yalnızca bir başarı hikâyesi değildir. Aynı zamanda sabrın, sevginin ve inancın gücüne dair dokunaklı bir anlatıdır. Film boyunca izleyiciye derin bir empati kurma şansı tanır. Görmeyen gözlerin, duymayan kulakların ardında bir “dünya” olduğunu ve o dünyanın da keşfedilmeye değer olduğunu anlatır.
Oyunculuk açısından da film oldukça etkileyicidir. Beren Saat, Ela karakterinde performansının zirvesine ulaşırken, Uğur Yücel’in canlandırdığı Mahir Hoca karakteri de hafızalara kazınır. Müzikleri, mekanları ve atmosferiyle film, duygusal derinliğini sürekli diri tutar.
Benim Dünyam, ilham veren filmler arasında ayrı bir yere sahiptir. Çünkü bize, yaşamın sadece gördüklerimizden ibaret olmadığını öğretir. Umudun, inancın ve insanın içsel gücünün neler başarabileceğini adım adım gösterir.