Dünyanın en büyük yapılarından biri olan Çin Seddi, yalnızca bir savunma hattı değil, aynı zamanda Çin uygarlığının gücünü, kararlılığını ve mühendislik zekâsını yansıtan eşsiz bir anıttır. Çin’in kuzey sınırları boyunca uzanan bu devasa yapı, 21.000 kilometreyi aşan uzunluğuyla insan eliyle yapılmış en büyük savunma sistemlerinden biri olarak kabul edilir. İnşası yüzyıllar süren bu seddin tarihi, M.Ö. 7. yüzyıla, Çin’deki çeşitli beyliklerin kendi bölgelerini korumak için surlar inşa ettikleri dönemlere kadar uzanır. Ancak bugün bildiğimiz haliyle Çin Seddi, esasen Qin Hanedanlığı (M.Ö. 221 - 206) döneminde, Çin’i birleştiren ilk imparator Qin Shi Huang tarafından başlatılan büyük bir projeyle şekillenmiştir.
Qin Shi Huang, kuzeydeki göçebe kavimlerin (özellikle Xiongnu Türklerinin) saldırılarına karşı bir savunma hattı oluşturmak için daha önce farklı bölgelerde yapılmış olan surları birleştirdi. Bu süreçte on binlerce işçi, asker, köylü, hatta suçlular ve mahkumlar zorla çalıştırıldı. İnşaat şartları son derece zordu; dağlık arazilerde taş taşımak, çamurlu vadilerde temel atmak, sert kışlarda inşaata devam etmek yüz binlerce işçinin hayatına mal oldu. Bazı kaynaklar, bu uğurda ölenlerin sayısının bir milyon kişiye ulaştığını iddia eder. Hatta Çin halk arasında Çin Seddi için, “En uzun mezarlık” yakıştırması yapılmıştır.
Seddin inşası sadece Qin Hanedanlığı ile sınırlı kalmadı. Han, Sui, Jin ve Ming Hanedanlıkları döneminde de onarıldı, genişletildi ve güçlendirildi. Özellikle Ming Hanedanlığı (1368–1644) döneminde bugünkü formuna kavuştu; taş ve tuğla malzeme kullanımı yaygınlaştı, kuleler ve gözetleme noktaları inşa edildi. Sadece savunma amaçlı değil, iletişim ve haberleşme için de kullanılan Sed, fener sistemleriyle düşman haberlerini kilometrelerce uzağa iletebilecek bir ağ oluşturuyordu.
Askeri bir sınır hattı olmasının yanı sıra Çin Seddi, Çin medeniyetinin kendini dış tehditlerden koruma ve "barbar" olarak nitelendirdiği dış toplumlarla arasına bir set çekme anlayışının da simgesidir. Bu yönüyle sadece fiziksel değil, kültürel bir sınırdır. Bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Çin Seddi, dünyanın dört bir yanından milyonlarca turistin ilgisini çeker.
Modern zamanlarda Çin Seddi genellikle “Ay’dan görülebilen tek insan yapısı” olarak lanse edilse de, bu bilimsel olarak doğru değildir. Ancak bu mitin bile gösterdiği gibi Çin Seddi, insan hayal gücünün ve emeğinin neler başarabileceğini gösteren evrensel bir semboldür.