Uzayda yerçekiminin neredeyse yok denecek kadar az olması, insan vücudu üzerinde birçok değişime yol açıyor. Astronotlar, mikro yerçekimi ortamında bulunduklarında kaslarını ve kemiklerini eskisi kadar kullanmadıkları için ciddi oranda güç kaybediyorlar. Özellikle kemik yoğunluğu her ay %1’e kadar azalıyor, kaslar da hızla zayıflıyor.
Ayrıca kalp, yerçekimine karşı çalışmadığı için zamanla küçülüyor ve kan pompalama kapasitesi düşüyor. Bu da Dünya’ya dönüşte baş dönmesi ya da bayılma gibi sorunlara yol açabiliyor. Uzayda sıvıların vücutta farklı dağılması yüzün şişmesine ve göz sinirlerine baskı yaparak görme bozukluklarına neden oluyor.
Bağışıklık sistemi de uzayda tam kapasite çalışmıyor; bu da enfeksiyonlara karşı direnci düşürüyor. Üstelik Dünya’nın koruyucu manyetik alanı dışında kalan astronotlar, radyasyona maruz kalarak DNA hasarı ve kanser riskiyle karşı karşıya kalıyorlar.
NASA’nın ikiz astronotlar Scott ve Mark Kelly ile yaptığı deney, bu etkilerin ne kadar derin olduğunu ortaya koydu. Uzayda uzun süre kalmak sadece fiziksel değil, biyolojik düzeyde de büyük değişimler yaratıyor.