Uykuya dalma anında kolumuzun ve bacağımızın neden istem dışı hareket ettiğini merak ettiniz mi? Psikolog Tom Stafford açıklıyor.
Vücudumuzu uykuya terk ederken beynimizden giden ani seğirme emirleriyle kol ve bacaklarımız istem dışı bir şekilde sarsılabilir. Bazıları bunu şaşırtıcı, bazıları ise utandırıcı bulur. Aslında hipnik kas seğirmesi çok ilginç bir olgudur. Buna neyin yol açtığını kimse bilmiyor. Ama beynin kontrolünü ele geçirmek için uyanıklık ile uyku hali arasında her gece yaşanan savaşın yan etkisi olarak nitelenebilir.
Uyurken vücudumuz felç halindedir. En hareketli rüyaları görürken bile kaslarımız hareketsiz ve gevşektir, iç heyecanımızı yansıtmazlar. Dış dünyada meydana gelen olaylar bizi etkilemez. Bunu denemeniz tavsiye edilmez ama yapılan deneylerde, gözlerinizi açık kalacak şekilde bantla yapıştırıp uykuya daldığınızda biri gözünüze lamba tutsa bile rüyanızın bundan etkilenmediği görülmüştür.
Fakat rüya gören kişi ile dış dünya arasındaki kapı tümüyle kapalı da değildir. Rüya görmekte olan beyinden kaçan iki tür hareket vardır ve bunların etkileri farklıdır.
Beyinde Savaş
Uyurken en çok yaptığımız hareket hızlı göz hareketleridir. Rüya sırasında gözlerimiz, gördüğümüz rüyaya göre hareket eder. Örneğin rüyamızda tenis maçı seyrediyorsak gözlerimiz bir sağa bir sola hareket eder. Rüya dünyasında oluşan bu hareketler normal uyku felcinden çıkarak gerçek dünyaya yansır. Uyuyan birinin gözlerinin hareket etmesi rüya gördüklerinin en belirgin işaretidir.
İstem dışı kol-bacak hareketleri olarak ifade edilebilecek hipnik seğirmeler bundan farklıdır. Daha çok çocuklarda görülür. Rüyalarımız en basit haldeyken ortaya çıkar ve rüya dünyasında olan şeyleri yansıtmazlar. Örneğin rüyanızda bisiklet sürüyorsanız bacaklarınızı yuvarlak bir şekilde hareket ettirmezsiniz.
Hipnik seğirme ise uyku felci vücudunuzu ele geçirmeye başlarken hareketlerinizi düzenleyen motor sisteminizin vücudunuz üzerinde hâlâ belli bir kontrol uyguladığının işaretidir.
Beyinde, uykumuzu kontrol eden “uyu-uyan” düğmelerinden ziyade, denge noktasında duran iki zıt sistemin kontrolü diğerinden çekip aldığı bir dans söz konusudur.
Uyku Hali ve Uyanıklık
Bu sistemlerden biri, beynin derinliklerinde, korteksin (beyin zarı) hemen altında bulunan ve retiküler aktivasyon sistemi adı verilen sinir hücreleri ağındadır. Bu sistem nefes alma gibi temel psikolojik süreçleri kontrol eden beyin bölgeleri arasında yuvalanmıştır. Retiküler aktivasyon sistemi tam kapasite çalışırken bizler de tam uyanık ve hareket etmek ister haldeyizdir.
Bunun karşısında ise ventrolateral preoptik çekirdek bulunur; ‘ventrolateral’ beynin altında ve kenarında, ‘preoptik’ ise göz sinirlerinin geçtiği noktadan hemen önce demektir. Kısaca VLPO adı verilen bu sistem insana uyku hali verir ve göz sinirlerine yakınlığı nedeniyle gece ile gündüzü birbirinden ayırt ederek uyku döngümüzü düzenler.
"Hipnik seğirmeler"in Nedeni
Zihnimiz dış dünyayı algılama ve yorumlama görevinden yavaş yavaş sıyrılıp kendi eğlencesini yaratmaya başladığında retiküler sistem ile VLPO arasındaki mücadele de başlar ve ikincisi lehine gelişir. Uyku felci denen durum oluşmaya başlar. Bundan sonra ne olduğu ise net değildir. Ama belirtiler motor sisteminin kontrolü için verilen mücadelenin hâlâ devam ettiği yönündedir. Uyku felci oluşurken gündüzden kalan enerji ani kas hareketleriyle patlama yapar. Başka bir deyişle, hipnik seğirmeler normal gündüz motor kontrolünün son çırpınışlarıdır.
Bazıları hipnik seğirmelerin rüyalarında düşerken ortaya çıktığı inancında. “Rüyayla bütünleşme” adı verilen bu olgu, çalar saat gibi dış etkenlerin rüyada etki göstermesi anlamına gelir. Bunun meydana gelmesi, zihnimizin makul hikayeler yaratma kapasitesini göstermektedir. Rüya halindeyken beynin planlama ve öngörü bölgeleri bastırılmıştır, zihnimiz serbest bir şekilde yaratıcılığını kullanmakta serbesttir.
Hipnik seğirmeler, zihnin geçiş halindeyken, uyanıklık ve uyku arasındaki mücadeleden kaçıp kurtulan hareketlerdir. Uyanık dünyada, bizi çevreleyen olaylara anlam vermeye çalışırız. Rüyada ise zihnimiz kendi faaliyetine anlam vermeye çalışır, ki bu da rüyayla sonuçlanır. Uykuya dalış sırasında bu dünya üzerine perde çekilirken ortaya çıkan hipnik seğirmeler, kendi bedenimize ait hareketlerdir ve uyumakta olan bilincin dikkatinden kaçarak rüyalarımıza eklemlenirler.
Yani uyku halindeyken yaptığımız her iki hareket türü arasında hoş bir simetri vardır. Hızlı göz hareketleri, uyanmakta olan dünyada görülebilecek rüya kalıntılarıdır. Hipnik seğirmeler ise rüya dünyasına izinsiz giren uyanık yaşam kalıntıları gibidir.