Ayrımcılığın, doğru veya yanlış olmasının ötesinde “gerçek” olduğu bir dünyada, “aptal sarışın” algısal varsayımı üzerinden yapılan ayrımcılık, ayrımcılığın en basit şekli belki de.. Kimi zaman gerçek sarışınların bile şikâyetçi olmak bir yana, toplumun biçtiği bu olumsuz yargıyı benimseyerek türlü davranış biçimleri geliştirdikleri, hatta çeşitli durumlarda bundan yarar sağladıklarını söyleyebiliriz. Ancak gözleme dayalı bilim ve istatistiğin ortak merceğinden bakıldığında bu yakıştırma tamamen asılsız olduğu ortaya çıktı. Amerikan toplumunun sosyobiyolojik dokusunu çalışma hayatı bakış açısıyla yıllar boyunca izleyen bir mikroskop olarak tanımlayabileceğimiz Amerikan Çalışma İstatistikleri Bürosu (U.S. Bureau of Labor Statistics), Ulusal Boylamsal Araştırmalar (National Longitudinal Surveys) serisinin, 1979 yılında 14-22 yaş aralığında olan gençlerin takibiyle şekillenen NLSY79 incelemesinin son sonuçlarını 2012 yılında açıkladı. NLSY79 sonuçlarını inceleyen Ohio Üniversitesi akademisyeni Prof.Jay Zagorsky, bir alt grup analizi yaparak saç rengi değişkenini zekâ boyutunda sayısallaştırdı. Doğal saç rengi ile IQ (Intelligence Quotient - Zekâ Katsayısı) arasındaki değerlendirmede ırksal farklılıkları bertaraf etmek için siyah ve Latin kökenlileri inceleme dışında bırakarak beyaz ırktaki sarışınlık/zekâ ilişkisi üzerine yorum yapmayı olası kılan bu çalışma sonuçları yaygın kanıyı boşa çıkarttı. Sarışın, kahverengi, kızıl ve siyah saçlı kadınların ortalama IQ değerleri sırasıyla 103.2, 102.7, 101.2 ve 100.5 olarak bulundu. Benzer sonuçlar sarışın erkekler için de geçerliydi. Sayıların sarışınlar lehine görünüşünün istatistiksel anlamlı bir farkı yansıtmadığını belirtelim. Bu kesit çalışmasına göre sarışınların daha zeki ve akıllı olduğunu varsaymak elbette olası değil. Ancak “aptal sarışın” tabirinin kendisinin bir şaka olduğunu göstermesi açısından değerli bir veri kabul edilebilir. Sarışınlara zekâları açısından ayırımcılık yapmamak gerekliliği ötesinde onlara karşı “tedbirli” davranmak önerilebilir.