Japonya’daki büyük felaketten sonra adı sıklıkla duyulan kaktüs bitkisinin radyasyonu emdiği söylentisi aldı başını gidiyor. Ama işin aslı gerçekten öyle mi?
Çok kısa bir zaman önce dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi olan Japonya’da meydana gelen felaketler, insanların dikkatini bir kez daha radyasyon sorununa çekti. Özellikle deprem sonrası Fukuşima-Daiçi nükleer santralindeki reaktörlerde oluşan patlamalar gerek bölge halkını gerekse tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ediyor. Uzmanlar radyasyondan korunma yöntemleri üzerinde çalışmalarını sürdürürken bir bitkinin adını duymayan kalmamıştır. ‘Kaktüs’ dediğimiz ve vahşi batı filmlerinde çok gördüğümüz, özellikle son zamanlarda satışlarında patlama olan aslında çoğumuzun da sevmediği fakat bir o kadar da faydalı olan dikenli bitki. Canlı su deposu olarak da bilinen bu tasarruf uzmanları çok zor koşullarda bile hayatta kalmayı başarabiliyor. Ayrıca Opuntia olarak bilinen türü besin kaynağı olarak, Peyotl olarak bilinen türü de ilaç olarak yıllardır kullanılıyor.
Birkaç sene geriye doğru gidersek 2009 yılında bir lise öğrencisinin TUBİTAK’a sunduğu araştırmasına rastlarız. Lise öğrencisi bu projesinde radyasyonun etkilerini azaltabilmek için kaktüs bitkisini çeşitli elektronik cihazların bulunduğu bir ortamda bir ay bekleterek Alfa-Beta adı verilen cihaz yardımıyla bitkinin radyasyonu ne oranda absorbe ettiğini araştırdı. Konuyla ilgili açıklama yapan genç araştırmacı ‘İlk olarak kaktüs adı verilen bitkiyi etüv adı verilen fırınlarda 105 derecede kuruttum. Ardından kaktüs bitkilerinin küllerini alfa-beta cihazlarının detektörlerine koydum .600 dakika içinde kaktüslerin radyasyon oranını ölçtüm. Bu uygulamayı hem radyasyona maruz kalan kaktüslerde hem de maruz kalmayan kaktüsler üzerinde denedim. Sonuç olarak Alfa-Beta cihazından yayılan ışınların kaktüsbitkileri tarafından absorbe edildiği sonucuna ulaştım. Zaman içinde bu tür araştırmaların desteklenerek farklı özellikler için kullanılabileceğini, radyasyonun tamamen zararsız hale getirilebileceğini düşünüyorum’ şeklinde açıklamalarda bulunmuştu.
Son gelişmelerden sonra tüm gözler yetkili bilimsel ve araştırma birimlerine çevrildi. Ama işin gerçeği bu konuda yapılmış bir araştırma henüz mevcut değil. Türkiye’deki akademik kuruluşlarda görev yapan radyoloji uzmanları elektronik cihazların yanına konulan bitkilerin radyasyonu absorbe etmesi ile ilgili bilimsel bir bilgiye sahip olmadıklarını, bu konuyla ilgili araştırma yapmanın da kendi görev alanlarına girmediğini söyledi. TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi’nde, ”Atomları iyonlaştıracak kadar yüksek enerjiye sahip olmayan radyasyon, hedef malzeme üzerinde bir miktar ısı artışına yol açar ve bilindiği kadarıyla, canlı organizmalar üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir” şeklinde konu hakkında bilgilendirme yaptı. Selçuk Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mine Genç, vatandaşların kesin olmayan bilgilerle, sözde radyasyonu emdiği için kaktüs satın almasının şaşırtıcı olduğunu, bu konuyla ilgili özel bir araştırma yapmadıklarını, kaktüsün radyasyonu emmesiyle ilgili bugüne kadar bir bilgiyle karşılaşmadıklarını ve görevlerinin de radyasyonunolumsuz etkilerini araştırmak değil, radyasyonu kullanarak hastaları tedavi etmek olduğunu belirtti.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu da konuyla ilgili olarak resmi internet sitelerinde Radyasyon Güvenliği Tüzüğü nedeniyle iyonlaştırıcı olmayan radyasyon kaynaklarının görev yetkileri dahilinde olmadığını belirtti. İşin gerçeği bilimsel kurumlarca yapılmış bir araştırma veya çalışma henüz mevcut değil ya da hala çalışmalar sürüyor. Ancak radyasyonu engellediği söylenti de olsa kaktüsün satışlarında bir artış olduğu gerçeği değişmiyor.