Optik illüzyon, göz veya beynin çalışma prensiplerinin doğal veya yapay şekillerde manipüle edilmesi, kandırılması veya yanıltılması yoluyla, gerçekte olandan farklı bir görüntü, renk veya hareket algılama olarak tanımlanabilir. Görsel bir yanılsama yaşadığımızda, orada olmayan veya orada olan bir şeyi farklı bir şekil veya renkte görebiliriz. Algılama ve gerçeklik arasındaki bu kopukluk nedeniyle görsel yanılsamalar, beynin fiziksel dünyayı yeniden yaratmada başarısız olabileceği yolları gösterir. Algıladığımız şey aslında zihnimizin yaptığı yorumdur. Bu yorumlar gerçekle uyuşmadığı zaman optik illüzyonlar oluşmuş olur. Aslında bir bakıma kandırılmış oluruz.
Siz de mutlaka bir optik illüzyon deneyimlemişsinizdir; çünkü insanlık, evrimsel tarihi boyunca bu tür yanılgılara bolca düştü. Zihnimizin, gördüğümüz nesneler hakkında aceleci çıkarımlar yaptığını zaten pareidolia gibi konular nedeniyle biliyoruz. İllüzyonların fark edilmesine dair ilk kaynaklar, Antik Çağ'a kadar gidiyor. Örneğin MÖ 350'de Aristoteles, “Duyularımıza güvenilebilir ancak kolayca kandırılabilirler” derken, muhtemelen bu tür illüzyonlardan ve yanılgılardan bahsediyordu. Bu yazımızda, çeşitli hareketli fotoğraflardan (GIF) ve sabit fotoğraflardan oluşan çok sayıda göz yanılgısını sizlerle paylaşacağız. Yazımızın sonunda da neden böyle bir deneyim yaşadığımızı biraz daha detaylı izah edeceğiz.
Beynimiz, aslında çok hızlı çalışan bir sistem olmasına rağmen, çoğu zaman etraftan gelen bütün verileri işleyemez; yani veri işleme konusunda kusursuz değildir. Bu kusurunu örtmek için, bazı "yama yöntemlerine" başvurur. Örneğin tam olarak göremediğiniz cisimlerin kabaca neye benzediğini hafızanıza ve gelen görsel verilere dayanarak tamamlar; ancak aslında cisim, sıra dışı bir cisim olabilir ve bu sebeple beyniniz tamamen kandırılır. Bu, türümüzün algısal kusurlarını gösterir.
Aslında şu anda olandan çok daha güçlü bir görsel yeti, çok daha üstün bir işlem kapasitesine sahip, çok daha az kusurlu bir beyin evrimleşebilirdi. Ancak evrim plan yapmaz. Elde olanın en iyisi hayatta kalır, gerisi elenir. Dolayısıyla, şu anda sahip olduklarımız, hayatta kalmamıza yeterlidir.la ki vahşi yaşama dönersek ve çok daha güçlü görsel yetinin oluşması yönünde çevresel bir baskı oluşursa, o zaman popülasyonumuz içerisindeki en güçlü görsel kapasiteye ve en becerikli işlem hacmine sahip beyni barındıran bireyler daha kolay hayatta kalıp, daha çok üreyeceklerdir. Böylece, şu andakinden bile güçlü beyinler ve gözler evrimleşebilecektir.