Kanser, Latince “yengeç” demektir ve tuttuğunu bırakmayan anlamındadır. Günümüzde giderek yaygınlaşan kanser, hücrenin normal davranışlarını düzenleyen mekanizmaların bozulması sonucu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıdır. Kanserlerin %5-10’u genetik, %90-95’i ise çevreseldir. Normal bir hücre bölünürken meydana gelen hasarlı hücre, apoptozis gibi hücre ölüm yolağı ile ortadan kaldırılır ve hücre kendini korumuş olur. Ancak bu hasarlı hücre ortadan kaldırılamaz ve üzerine bağımsız genetik kazaların birikimi de eklenirse hücre kanser hücresine dönüşür.
Normal bir hücrenin kanser hücresine dönüşümüne etki eden birçok faktör vardır. Bunlardan bazıları:
• Sigara kullanımı: Akciğer kanserinin en önemli risk faktörüdür.
• Ağır metaller (kurşun, kadmiyum, cıva, krom ve arsenik): Mesleği gereği bu maddelere maruz kalan insanlarda akciğer, deri ve mide kanseri gelişme riski artar.
• Aflatoksin: Kuru gıdaların uygun olmayan ortamlarda saklanması sonucu oluşan aflatoksin karaciğer kanseri gelişme riskini arttırır.
• Asbestoz: Isıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı lifli yapıda bir mineraldir. Gemi, uçak, otomobil sanayisi, inşaat sektörü, ısı ve ses izolasyonu gibi birçok sektörde kullanılmaktadır. Akciğer, gırtlak ve sindirim sistemi kanserlerine yol açar.
• Morötesi ışınlar: Korunmadan ve uzun süreli güneş ışığına maruz kalanlarda cilt kanseri görülebilir.
• Virüsler: Ebstein-Barr virüs, papilloma virüsü, Hepatit B ve Hepatit C virüsü gibi bazı virüsler kanser gelişimine neden olabilir.
• Hava kirliliği: Gün geçtikçe daha da önemli hale gelen hava kirliliği cilt ve akciğer kanserine yol açabilir.
• X-ışınları gibi iyonlaştırıcı radyasyonlar: Kromozom anomalilerine neden olarak kanser gelişimini tetikler.
• Beslenme alışkanlığı ve obezite: Uygun olmayan beslenme alışkanlıkları ve obezite kanser riskini artırır. Yapılan çalışmalara göre, diyette alınan yağ oranı arttıkça akciğer, kolon, rektum, meme ve prostat kanser riski de artmaktadır.