Romanlarımızda işçilerden pek az söz edilişinin toplum yapımıza bağlı, nesnel bir nedeni var. Bir tarım ülkesi oluşumuz, Batı kapitalizminin varolan küçük sanayimizi 19. yüzyılda yok edişi, sanayileşmede çok geç kalışımız, bunun sonucu olarak da işçi sınıfının ve sorunlarının ortaya çıktığı zamanlarda yazarlarımızın bu sınıfı ve sorunlarını görecek “toplumsal ve tarihsel göz” den yoksun oluşları ( İlk Türk romanı 1872’de yayımlanmıştı, işçiler de ilk grevlerini 1872’de yaparlar; ama romancılarımızın işçilerden söz açmaları için 55 yıl beklemeleri gerekmiştir: Mahmut Yesari “ilk işçi romanı” olan Çulluk’u 1927’de yayımlar.) romancılarımızın işçi sorunlarını gereğince işleyememelerinin nesnel nedenleri olarak sıralanabilir.