İletişim
Youtube
Instagram
ONLINE DERSLER

İnsanlar Neden Kaşındıkça Daha Çok Kaşınır?

  • # Sağlık
  • Okuma Süresi 3
insanlar-neden-kasindikca-daha-cok-kasinir

Kaşıntı çoktanymalı bir uyarı sistemidir ve gelişimsel açıdan ciltteki potansiyel tehditlere — böcekler, bitkisel irritanlar veya patojenler gibi — karşı gelişmiş bir savunma mekanizmasıdır. Pruriceptör adı verilen özel sinir hücreleri, C-lifleri üzerinden beyne sinyal gönderir; bu lifler acı ve kaşıntı hissini taşıyan sinir ipliklerinin bir alt kümesidir. Bu sinyaller, omurilik düzeyinde gastrin-salgılayan peptit (GRP) ve ona bağlanan GRPR reseptörleri aracılığıyla iletilir.Kaşıntıyı hafifletmek için kaşındığında, bu uyarılar geçici olarak baskılanır çünkü ciltte oluşturulan minimum düzeydeki ağrı, sinir yolları üzerinden acı sinyali gönderir; acı hissi kaşıntıyı baskılayan bir kortikal mekanizma tetikler. Ne var ki, bu rahatlama kısa sürer ve aslında çok tehlikeli bir kısır döngüye yol açar: Washington Üniversitesi'nden Zhou‑Feng Chen ve ekibi, fare modellerinde kaşınmanın beyin ile omuriliğe serotonin salınımını tetiklediğini göstermiştir . Serotonin klasik anlamda “mutluluk hormonu” olarak bilinse de, bu bağlamda acıya yanıt olarak salındığında, doğrudan acı reseptörüne bağlanıp geçici rahatlama sağlarken, yakınındaki kaşıntıyı ileten reseptörleri de (5‑HT1A gibi) dolaylı olarak aktive eder . Böylece hem kaşıntı hissi yoğunlaşır hem de tekrar kaşınma dürtüsü artar ve kaşıntı‑kaşıntıya neden olur.

Bu etki sadece geçici rahatlama sunar; tam tersine, kaşımak cilt bütünlüğünü bozar, inflamasyon yaratabilir veya deri yüzeyini tahriş ederek mikropların girişine zemin hazırlayabilir . Dolayısıyla bu kısır döngü, klinik olarak “itch‑scratch cycle” olarak adlandırılır. Kronik kaşıntı hastalıklarında bu döngü çok daha belirgin hale gelir ve tedavisi zorlaşır. İnsanlarda ve hayvanlarda serotonin engellendiğinde (örneğin, genetik manipülasyonla serotonin yapımı durdurulursa), kaşınma davranışı azalır; serotonin enjekte edildiğinde ise davranış normal düzeye geri döner . Ancak serotonin tüm bedensel sistemlerde önemli görevler üstlenir ve direkt olarak bu yolla bloklanması sistemik sorunlara yol açar. Bu nedenle araştırmacılar, serotonin-kaşınma döngüsünün yalnızca kaşıntıyı ileten belirli reseptörlerle etkileşimini hedef alarak GRPR veya 5‑HT1A gibi moleküler arayüzleri bloke etmeyi, yani omurilik düzeyinde bulunan sinirsel ileti yollarını engellemeyi denemektedir .

Özetle, kaşıntı hissi beynin hem pruriceptörlerden gelen özel sinyalleri almasıyla hem de acı hissiyle geçici baskılanmasıyla kontrol altına alınırken, bu mekanizmayı izleyen serotonin salınımı, kaşıntı-hissi iletimi için ters etki yapar. Bu biyokimyasal ve sinirsel etkileşimler, kaşımakla rahatlama hissi arasında bir paradoks yaratır; hem rahatlatıcıdır hem de kaşınmayı uzatır. Bu keşifler, kronik kaşıntı hastalarının yaşam kalitesini iyileştirmek için devrim niteliğinde potansiyele sahiptir. Geliştirilecek reseptör düzeyindeki tedavi stratejileri, cilt tahriş etmeyen ve serotonin sistemine doğrudan müdahale etmeyen yeni nesil ilaçların yolunu açabilir.

Kaynak : Sbnet

#Sağlık KATEGORİSİNDEKİ DİĞER PARAGRAFLAR


Notice: Undefined index: userLogin in /home/sorubank/public_html/frontscript.php on line 6
Anasayfa
Üye Girişi Yap
Sepetim (0)
Kitaplar
Paragraflar
Blog
İletişim

Notice: Undefined index: userLogin in /home/sorubank/public_html/frontscript.php on line 46