Dünyada birçok insan koşar ama bazıları öyle hızlı koşar ki zamanı bile şaşırtır. İşte Hüseyin Bolt tam da böyle biri. Onun hayatını tanımlayan bir motto varsa, o da şudur: “Hızlı ol, alçakgönüllü kal.”
1986 yılında Jamaika'nın küçük bir köyünde doğan Bolt, çocuk yaşta fark edilen bir yetenekti. O, başta kriket oyuncusu olmak istiyordu, ama koştuğunda rüzgârı geçebileceğini fark etti. Okul yıllarında antrenörlerinin yönlendirmesiyle atletizme adım attı ve çok geçmeden dikkatleri üzerine çekti.
2008 Pekin Olimpiyatları, onun “dünyanın en hızlı adamı” unvanını resmileştirdi. 100 metreyi 9.69 saniyede koşarken arkasında sadece rakiplerini değil, eski rekorları da bıraktı. Bir yıl sonra 9.58 saniyelik dünya rekorunu kırdı. Hem hızla hem de tarzıyla adını tarihe altın harflerle yazdırdı.
Ama asıl dikkat çeken şey, onun mütevazı duruşuydu. Şöhret, rekorlar ve dünya çapında hayran kitlesiyle çevrili olsa da, Bolt hiçbir zaman kökenlerini unutmadı. Jamaika’daki çocuklar için çalışan vakıflar kurdu, gençlerin hayallerine ulaşmasına destek oldu.
Spordan sonra futbol ve girişimcilik alanlarında da kendini denedi. “Yapabileceğim her şeyi denemek istiyorum” diyerek tutkularının peşinden gitti.
Bolt’un hikayesi bize bir şeyi çok net anlatıyor: Hızlı olmak başarıyı getirir, ama alçakgönüllülük seni efsane yapar.