20.yüzyılda 26 Nisan 1937 tarihinde Adolf Hitler ve Benito Mussolini’n desteğini alan Francisco Franco öncülüğünde, Nazi ve İtalyan kuvvetlerinin yeni uçaklarının İspanya’nın Guernıca kasabasında denenmesine izin verilmiş ve şehir bombalanmaya başlanmıştı. Bombardımanın ardından kasabada hiç görülmemiş bir vahşet varlığını göstermiş, kasaba yerle bir olmuştu. Yapılan bombardımanın çoğunluğunu Alman hava kuvvetleri üstlense de İtalyan hava kuvvetleri destekte bulunarak, kasabanın üç gün boyunca yanmasına neden olmuşlardır.
Dönemin Bask Hükümeti’nden yapılan açıklamaya göre, beş bin nüfusa sahip Guernica’da sivil can kaybı en az 1654, 889 ise yaralı bulunmaktaydı.
O sıralarda Paris’te sürgün halinde olan Pablo Picasso’dan İspanya Hükümeti, Paris Dünya Fuarı’nda sergilenmek amacıyla bir tablo yapmasını talep etmiş, ancak Picasso bombalanma haberini alana kadar ne çizeceğini bilemiyordu. Picasso, İspanya’nın Guernica kasabasında gerçekleşen insanlığın yok edildiği olayı gazeteden öğrendikten sonra artık ne çizeceğini biliyordu.
Pablo Picasso, bir an önce bu katliamı anlatmalıydı. Bütün dünya görmeliydi İspanya’nın büyük acısını, katliamın yaradılışını, renkli vakitlerin geçtiği, insanların birbirlerine gülümsediği, çocukların oyunlar oynadığı Guernica: anaların gözyaşıyla, çocukların feryatlarıyla, kanla yıkanan sokaklara bürünmüştü. Artık küllerden oluşan, mavinin yok olduğu siyah beyaz bir tablo olmuştu. Picasso bu tablonun resmedilmesiyle birlikte, 20.yüzyılın önemli kübizm akımının öncülerinden biri olmuştur.