UFO kelimesi, İngilizce “Unidentified Flying Object” ifadesinin kısaltmasıdır. Türkçesiyle “Tanımlanamayan Uçan Nesne.” Yani UFO dendiğinde aslında bir uzay gemisinden ziyade, ilk etapta tanınamayan herhangi bir uçan cisimden bahsedilir. Bu bir meteor da olabilir, bir askeri uçak da, hatta bir kuş sürüsü bile!
Peki ya gökyüzünde gördüklerini UFO olarak tanımlayan insanlar? Onlar gerçekten ne gördü? Bu sorunun yanıtı, hem psikolojinin hem de bilimin sınırlarında geziniyor. Bazı insanlar alışılmadık ışık hareketlerini, garip şekilleri ya da hızla gözden kaybolan cisimleri UFO olarak rapor etmiştir. Ancak çoğu zaman bu gözlemler; hava balonları, nadir atmosfer olayları, uydular, hatta bazen optik illüzyonlar ya da askeri test uçuşlarıyla açıklanmıştır.
Tarihte en çok ses getiren UFO olaylarından biri, 1947’de ABD’nin Roswell kasabasında yaşandı. Bir çiftçi, arazisinde gizemli bir enkaz buldu ve olay kısa sürede “düşen uzay gemisi” söylentisine dönüştü. Oysa daha sonra bunun bir hava balonu olduğu açıklandı. Ama iş işten geçmişti, uzaylı teorileri çoktan ortalığı sarmıştı.
UFO gördüğünü söyleyenler gerçekten yalan mı söylüyor? Çoğu zaman hayır. İnsan beyni tanımadığı bir şeyi gördüğünde onu anlamlandırmak ister ve bu boşluklar bazen UFO gibi olağanüstü yorumlarla dolar. Bu da gösteriyor ki, bazen gökyüzünde gördüğümüz şey, kendi iç dünyamızın bir yansıması olabilir.
Sonuç olarak: UFO’lar elbette var, çünkü tanımlanamayan şeyler her zaman olacak. Ama bu onların uzaylı gemileri olduğu anlamına gelmiyor. Yine de, kim bilir? Evren bu kadar genişken, belki bir gün gerçekten “tanımlanabilir bir uzaylı misafiri” ile tanışırız.
