Televizyon dünyasının en uzun soluklu yapımlarından biri olan The Simpsons, sadece güldürmekle kalmadı; zaman zaman insanları düşündürdü, hatta şaşırttı. Öyle ki bazı bölümleri izledikten sonra izleyicilerin aklında hep aynı soru belirdi: “Yoksa Simpsonlar geleceği mi görüyor?”
Başta bir tesadüf gibi gelse de dizi, yıllar önce yayınlanan bazı sahneleriyle gelecekte yaşanacak olayları neredeyse birebir tahmin etmiş gibi duruyor. 2000 yılında yayımlanan bir bölümde, Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri başkanı olacağı söylenmişti. 2016’da Trump gerçekten başkan seçildiğinde bu sahne sosyal medyada yeniden gündeme oturdu.
Sadece bu da değil… 1995’te, karakterlerden birinin bileğinde saat şeklinde bir cihazla konuştuğu sahne, yıllar sonra hayatımıza giren akıllı saatleri anımsattı. 1998’de Disney’in Fox’u satın aldığına dair bir espri yapılmıştı – bu birleşme 2019’da gerçekten yaşandı. Hatta 1993’te yayınlanan bir bölümde, Asya’dan yayılan bir virüs Springfield’a ulaşıyor, insanlar panik oluyordu. COVID-19 salgını başladığında bu bölüm de çokça konuşulanlar arasındaydı.
Peki, bu kadar isabetli tahminler gerçekten birer kehanet mi, yoksa sadece iyi gözlemler mi? Aslında dizinin yazar kadrosunda Harvard mezunu, teknolojiye ve toplumsal olaylara meraklı birçok kişi yer alıyor. Gündemi iyi analiz etmeleri ve gelecekte olabilecekleri hayal etmeleri çok doğal. Üstelik 700’ün üzerinde bölümle bu kadar geniş bir senaryo havuzuna sahip bir dizinin bazı "tutturmuşlukları" da kaçınılmaz olabilir.
Yine de bu örnekleri gördükçe insan sormadan edemiyor: Bir çizgi film bu kadar şeyi gerçekten öngörebilir mi? Yoksa bazı sahneler sadece geleceğin tesadüfi provası mıydı?
Her ne olursa olsun, Simpsonlar’ın çizgilerinin sadece sarı tenli karakterlerden ibaret olmadığını, bazen de dünyaya ayna tuttuğunu kabul etmek gerek.
