Birçok insan, dondurulmuş gıdalara karşı temkinli yaklaşır ve onları taze alternatiflerinin gerisinde görür. Ancak bilimsel veriler, bu yaygın kanaatin her zaman haklı olmadığını ortaya koyuyor. Uygun koşullarda dondurulmuş meyve ve sebzeler, çoğu zaman taze ürünlerle benzer düzeyde besin öğeleri içerebiliyor.
Sebze ve meyveler doğrudan tarladan toplandıklarında, besin değerleri açısından en zengin hallerindedir. Fakat hasattan sonra market raflarına ulaşana kadar geçen sürede; taşıma, depolama ve sergileme koşulları gibi etkenler nedeniyle bu değerlerin bir kısmı kaybolabilir. Taze ürünler genellikle yalnızca birkaç gün dayanabilirken, dondurulmuş sebze ve meyveler yıl boyunca tüketilebilecek şekilde muhafaza edilebilir. Üstelik bu uzun ömür, içeriklerinde ciddi bir kayba yol açmadan sağlanır.
Dondurulacak sebzeler genellikle besin açısından zirvede oldukları dönemde toplanır. Ardından çok kısa süren bir haşlama işlemi ile üzerlerindeki mikroplardan ve kirden arındırılır, aynı zamanda doğal enzimlerinin faaliyetleri durdurularak olgunlaşmanın besin kaybına yol açması önlenir.
Gerçekleştirilen bir deneyde, taze ürünler 4 °C’deki buzdolabında, dondurulmuş olanlar ise -20 °C’de üç gün boyunca saklandı. Süre sonunda, taze olanların antioksidan seviyelerinde ve bazı temel besin maddelerinde, dondurulmuş olanlara göre daha fazla azalma gözlemlendi.
Yine de her şey dondurulmuş gıdaların lehine değil. Özellikle suda çözünebilen B ve C vitaminlerinin, dondurulmadan önce uygulanan haşlama işlemi sırasında bir miktar kaybolduğu bazı çalışmalarda gösterilmiştir. Örneğin maydanoz, biber ve ıspanak gibi sebzelerin taze halleri, bu vitaminleri daha yüksek oranlarda barındırabiliyor.
Sonuç olarak, dondurulmuş gıdalar zamandan tasarruf sağlarken, besin öğeleri açısından da çoğu zaman yeterli düzeyde kalitelerini koruyabiliyor. Bu da onları hem pratik hem de güvenilir bir seçenek haline getiriyor.
