Irk ne demek gerçekten? Bilim, genetik veya bilimsel temeli olmadığını söylüyor. Büyük oranda bizi tanımlamakta ve ayırmakta kullanılan uydurma bir yafta. 19. yüzyılın ilk yarısında Amerika’nın en ünlü bilimcileri arasında Samuel Morton isimli bir doktor vardı. Philadelphia’da yaşıyor ve kafatası topluyordu. Tedarikçileri konusunda seçici değildi. Savaş alanlarından toplanan ve katakomplardan çalınan kafataslarına hayır demiyordu. Eline geçen en ünlü kafataslarından biri, suçlu olduğu için Tasmanya’ya gönderilen (ve daha sonra başka suçluları öldürüp yediği için asılan) bir İrlandalıya aitti. Morton her kafatasına aynı işlemi uyguluyordu: İçini biber taneleriyle dolduruyor –daha sonra kurşun iğne kullanmaya başlamıştı– sonra boşaltıp hacmini saptıyordu. Morton insanların beş farklı ırka ayrılabileceğini ve bunların birbirinden farklı oluşum tarzlarını yansıttığına inanıyordu. Irkların farklı karakterleri vardı ve ilahi olarak belirlenen hiyerarşideki yerlerine karşılık geliyordu. Morton’ın “kraniyometrisi”, iddiasına göre beyazların –namı diğer “Kafkasyalıların”– en zeki ırk olduğunu gösteriyordu. Doğu Asyalılar –Morton “Moğol” terimini kullanmıştı– “akıllı” ve “ilerlemeye açık” olsalar da bir adım gerideydiler. Ardından Güney Asyalılar geliyor ve onları Amerika Yerlileri takip ediyordu. Siyahiler, yani “Etiyopyalılar” en alt sıradaydı. Amerikan İç savaşı’nın başlamasına on yıllar kala, Morton’ın fikri kölelik taraftarlarınca hemen kabul görmüştü.