1970 İzmir doğumlu Didem Madak, şiir yazmaya yalnızlıktan, daha da çok annesizlikten başlamış. Genç yaşta veda etmek zorunda kaldığı kızına mektubunda da bunu açıkça belirtmiş. Aniden şiir yazmaya başlayan Didem Madak, bir nevi otobiyografi niteliğinde yazmış dizelerini. Sözcükleriyle hayata ve ölüme hesap sormuş.Cümlelerini kalkan yapıp, yenileceğini bilen ama yine de umut etmeye devam eden bir savaşçı gibi yazmış da yazmış. Yalnızlığını ve en çok da Füsun’suzluğunu anlatmış. Anlattıkça da özgür kalabildiği tek yerin şiirleri olduğunu anlamış. Ve binlerce okurun başucu kitabı olan Grapon Kağıtları’nın öyküsü böyle başlamış. Didem Madak kimdir sorusunu kısaca cevapladığımıza göre gelin şimdi 41 yaşında hayata veda eden şairimizin hayat hikayesine geçelim.8 Nisan 1970’de İzmir’de dünyaya gelmiş Didem Madak. Şiirlerinde ismi sıklıkla geçen kız kardeşi Işıl ise ondan 6 yıl sonra. Işıl, Didem için yalnızca bir kardeş değil aynı zamanda bir oyun arkadaşı da olmuş. Anlayacağınız, çocukluğunun hatta belki de hayatının en güzel yıllarını Işıl dünyaya geldikten sonra ve annesi Füsun hala hayattayken yaşamış Didem. Diğer bir deyişle; Füsun’un yanı başında, kız kardeşiyle evcilik oyunları oynamakmış mutluluk onun için. Ama o zamanlar bu gerçeğin farkında değilmiş.13 yaşına geldiğinde ise yıllardır süren güzel bir rüyadan uyanmış gibi acının ne demek olduğunu öğrenmiş Didem. Bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağı gerçeğini, daha çocuk yaştayken tanıştığı ölüm ona açıkça göstermiş. İçindeki eksikliği ne yapsa da dolduramayacağını, Füsun’un, 38 yaşında kolon kanserinden hayatını kaybeden annesinin acısını hiçbir şeyle dindiremeyeceğini, o gittiğinde anlamış.
Sonrasında kız kardeşi Işıl’la birlikte babasının yanında farklı bir hayata başlamış eksik kalan Didem. Füsun’un yokluğu onun ruhunda kapanması mümkün olmayan yaralar açsa da bir şekilde yaşamış. Ve tam da bu sıralar, Madak kardeşler hayata tutunmaya çalışırlarken, teyzeleri onları yepyeni bir dünyayla tanıştırmış. Daha doğrusu, anneleri Füsun’muş onları bu dünyaya sürükleyen. Zira Hale Hanım, çocuklara Füsun’un gençliğinde dönemin ünlü şairlerinin şiirlerini yazmış olduğu defterini vermiş. İşte bu defter, Didem ile Işıl’ın şiir ve edebiyatla tanışmasını sağlamış.Ardından merakları Hale Hanım’ın 25 yıllık Varlık dergisi koleksiyonuyla daha da artmış. Takvim yaprakları ilerlerken, liseden mezun olmuş Didem Madak. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi’ne başlamış. Ama okulun ilk senesinde aynı üniversitede okuyan erkek arkadaşıyla evlenerek eğitimini yarıda bırakmış. Ne yazık ki gençlik telaşıyla yapılan bu evlilik çok uzun sürmemiş ve çift birkaç sene içinde boşanmış.Boşandıktan sonra bir apartmanın rutubet kokulu bodrum katına taşınan Didem Madak, burada ilk kez kalemi eline almış ve yazmaya başlamış. Annesine duyduğu özlemini, eksikliğini ve iç dünyasını dizelere döktükçe dökmüş. Yalnızlığını şiirleriyle paylaşan Didem Madak, öylece içinden geldiği gibi oynamış kelimelerle.
Bir kitap çıkarma ya da ünlü olma gibi heveslerden çok uzakta, kendisi için, annesiyle konuşmak için yazmış. Ve bodrum katında yaşadığı yıllarda Grapon Kağıtları kitabında yer alacak en güzel şiirlerine imza atmış şair ruhlu kadın. Sonrasında yaklaşık 3 yıl boyunca örtünmüş Didem Madak. Bu sırada çıkan afla okuluna geri dönmüş ve tasavvufla ilgilenmiş. Pardösüsünün içinde kaybolmuş, kayboldukça daha çok kaybolmak istemiş.Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Ah’lar Ağacı’nı yazmaya başlamış. Şiirlerini çok beğenen kardeşi, bu dönemde ablasına bir yarışmadan bahsetmiş ama Didem yarışmayla da ödülle de ilgilenmemiş. Fakat Işıl, ablasının şiirlerini toparlayarak dosyayı yarışmaya göndermiş ve Didem Madak ödülü kazanmış. Ve o gün örtüsünü çıkaran Madak, hayatındaki önemli isimler arasında yer alacak Zeynep Köylü ile tanışmış.
Ardından İstanbul’a taşınan Didem Madak, 2002 yılında Ah’lar Ağacı’nı, 2007’de de Pulbiber Mahallesi’ni isimli eserlerini yayımlatmış. 2005’te de yaklaşık 10 yıl boyunca siyasi mahkum olarak hapis yatmış Timur Çelik’le evlenmiş. 3 yıl sonra bir kız çocukları olmuş çiftin. Ve adını Füsun koymuşlar! Kızı dünyaya geldikten sonra şiir yazamayan Didem Madak’ın mutluluğu ne yazık ki çok uzun sürmemiş.Zira o da annesi gibi genç yaşta kansere yakalanmış. 24 Temmuz 2011’de de 41 yaşındayken kolon kanseri yüzünden hayata veda etmiş ve ardında 3 yaşında kızını bırakarak Edirnekapı Mısır Tarlası Mezarlığı’na defnedilmiş. Anlayacağınız; Didem Madak ne anneyken ne de çocukken Füsun’larına doyamamış.