İletişim
Youtube
Instagram
ONLINE DERSLER

Çocuklar Neden Yalan Söyler?

  • # Araştırma
  • Okuma Süresi 3
cocuklar-neden-yalan-soyler

Yalan, sosyal olarak arzu edilen bir şey olmasa da, başkalarının ne hissettiğini ve ne düşündüğünü bilmek çocuklar açısından önemli bir sosyal beceridir. Genel olarak çocuklar okul öncesi çağlarda, 2 ila 4 yaşları arasında yalan söylemeye başlar. Aldatmaya yönelik olan bu kasıtlı girişimler, çocuklarının küçük birer sosyal sapkın haline gelmesinden korkan ebeveynleri endişelendirebilir. Fakat gelişimsel açıdan bakıldığında, küçük çocuklarda görülen yalan söyleme davranışları nadiren endişe duyulacak bir durumdur. Hatta, esasında yalan söylemek, bir çocuğun, diğer insanların farklı arzuları, hisleri bulunduğunun ve onların mental seviyelerinin farkında olmak anlamına gelen “zihin teorisini” geliştirdiğinin ilk işaretlerinden birisidir. Bir çocuk “Babam/annem dondurma yiyebileceğimi söyledi” gibi aldatıcı bir ifade kullandığında, aslında yanlış bilgi üretmek için başkalarının zihnindeki “Acaba babası/annesi bu isteğe ne der?” farkındalığını kullanır ve kişinin zihninde geliştirdiği soruyu daha başından cevaplayarak arzularını gerçekleştirmeyi amaçlar. İşte bunu yapabilmek, bir çocuğun mental gelişimi açısından önemli bir işarettir. Yalan, sosyal olarak arzu edilen bir şey olmasa da, başkalarının ne hissettiğini ve ne düşündüğünü bilmek çocuklar açısından önemli bir sosyal beceridir. Bu beceri; empati, işbirliği ve başkaları üzüldüğünde onları teselli etmek davranışlarıyla ilişkilidir.Küçük çocukların ilk yalanları, genellikle etkili olmaktan ziyade güldürücüdür. Ağzı, yüzü, elleri çikolatalı kekle kaplanmış bir çocuğun “Ben kek yemedim” demesi ya da duvardaki kalem izleri için evin köpeğini ya da kedisini suçlamak gibi. Küçük çocuklar başkalarını aldatabileceklerinin farkındadırlar, ancak bunu iyi bir şekilde yapabilecek karmaşıklığa sahip değillerdir. Genel olarak çocuklar okul öncesi çağlarda, 2 ila 4 yaşları arasında yalan söylemeye başlar. Aldatmaya yönelik olan bu kasıtlı girişimler, çocuklarının küçük birer sosyal sapkın haline gelmesinden korkan ebeveynleri endişelendirebilir. Fakat gelişimsel açıdan bakıldığında, küçük çocuklarda görülen yalan söyleme davranışları nadiren endişe duyulacak bir durumdur. Hatta, esasında yalan söylemek, bir çocuğun, diğer insanların farklı arzuları, hisleri bulunduğunun ve onların mental seviyelerinin farkında olmak anlamına gelen “zihin teorisini” geliştirdiğinin ilk işaretlerinden birisidir. Bir çocuk “Babam/annem dondurma yiyebileceğimi söyledi” gibi aldatıcı bir ifade kullandığında, aslında yanlış bilgi üretmek için başkalarının zihnindeki “Acaba babası/annesi bu isteğe ne der?” farkındalığını kullanır ve kişinin zihninde geliştirdiği soruyu daha başından cevaplayarak arzularını gerçekleştirmeyi amaçlar. İşte bunu yapabilmek, bir çocuğun mental gelişimi açısından önemli bir işarettir. Yalan, sosyal olarak arzu edilen bir şey olmasa da, başkalarının ne hissettiğini ve ne düşündüğünü bilmek çocuklar açısından önemli bir sosyal beceridir. Bu beceri; empati, işbirliği ve başkaları üzüldüğünde onları teselli etmek davranışlarıyla ilişkilidir. Küçük çocukların ilk yalanları, genellikle etkili olmaktan ziyade güldürücüdür. Ağzı, yüzü, elleri çikolatalı kekle kaplanmış bir çocuğun “Ben kek yemedim” demesi ya da duvardaki kalem izleri için evin köpeğini ya da kedisini suçlamak gibi. Küçük çocuklar başkalarını aldatabileceklerinin farkındadırlar, ancak bunu iyi bir şekilde yapabilecek karmaşıklığa sahip değillerdir. 8 yaşından önce, çocuklar yalan söylediklerinde kendilerini sık sık ele verirler. International Journal of Behavioral Development’da 2002 yılında yayımlanan bir araştırmada, yaşları 3 ila 7 arasında değişen çocuklardan arkalarına koyulmuş gizemli bir oyuncağa (Barney) bakmamaları istendi. Araştırmada çocukların neredeyse tamamının arkalarına baktığı ve sonrasında da neredeyse tamamının arkasına bakmadığını söylediği (yaşla birlikte artan bir biçimde) görüldü. Ancak grubun tamamında, çocukların yalanlarını sürdürmekte zorlandıkları görüldü. 3 ila 5 yaşları arasındaki yalancıların, donuk bir yüz ifadesi takınmakta oldukça iyi oldukları görülürken, kendilerine oyuncak gösterilip onu tanımlamaları istendiğinde; doğrudan bu Barney diyerek kendilerini ele verdiler. 6 ve 7 yaşındaki yalancılar ise, yalanlarında karışık bir başarı gösterdiler. Yarısı, gösterilen oyuncağı hiç görmemiş gibi davranırken; diğer yarısı, yanlışlıkla oyuncağın isminin Barney olduğunu söylediler.Çocukların yaşı arttıkça ve başkasının bakış açısını yakalama becerileri geliştikçe, başkaları için inandırıcı olabilecek yalan türlerini anlamakta giderek ustalaşıyorlar. 2008 yılında Child development’da yayımlanan çalışmada, yaş büyüdükçe çocukların yalanlarını sürdürme sürelerinin de giderek arttığı ortaya koyuldu. Öte yandan, ahlâki gelişimler de etkisini gösteriyor. Küçük çocuklar, kişisel kazançları için yalan söylemeye daha yatkınken, daha büyük yaşlardaki çocuklar yalan söylediklerinde kendilerini kötü hissediyorlar. Bunun yanı sıra, daha büyük çocuklar ve ergenler, yalan türleri arasındaki farkları da ayırt edebiliyorlar. Bu yaş grubu, beyaz yalanları, zarar verici olanlara kıyasla daha kabul edilebilir görüyorlar. Araştırmalar, çocuklar ve ergenler arasında yalan söyleme frekansının düşük olduğu tahmininde bulunsa da, özellikle de ergenler, kendilerini ilgilendiren meseleler olarak gördükleri şeyler hakkında ebeveynlerine ve öğretmenlerine yalan söyleme eğilimi gösteriyorlar. Öte yandan, çocuklara, kahramanın ebevenylerine yalan söylediği senaryolar okutulduğunda, eğer söylenen yalan, başkasına bir zarar vermiyor ve birisine yardım etmek ya da başkasının sırrını saklamak için söylenmişse, ergenler bu yalanları kabul edilebilir görüyorlar. Yalan söylemek, gelişimsel açıdan normal olsa da; öğretmenler ve ebeveynler çocukların gerçeği söylemeleri noktasında üç şekilde teşvik edici olabilirler. Öncelikle, yalan söyleyen çocuğa, aşırı veya normalin ötesine geçen cezalar vermekten kaçınmalısınız. 2011 yılında Child Development’da yayımlanan bir araştırmada, cezaya dayalı disiplin (örneğin; sopayla vurmak, tokat atmak ve kulak çekmek gibi) uygulamaların kullanıldığı Batı Afrika’daki bir okulla, cezalandırıcı olmayan disiplin (azarlamak ya da kenara çekip konuşmak gibi) uygulamaların kullanıldığı bir okul karşılaştırıldı. Araştırmada, cezaya dayalı disiplin uygulamalarının kullanıldığı okuldaki öğrencilerin yalan söylemeye daha fazla başvurdukları görüldü. Öte yandan, 2004 yılında Journal of Youth and Adolescence’da yayımlanan bir araştırmada, kuralların takibi noktasında katı davranan ve açık diyaloglar yapmaya kapalı olan ailelerdeki çocukların yalana daha sık başvurdukları ortaya koyuldu.İkinci yol ise, duygusal ve ahlâki senaryoları çocuklarla tartışmak. Bu “duygu koçluğu”, yalanların ne denli zarar verici olduğu, başkalarını ne şekilde etkilediği ve yalan söylediklerinde kendilerini nasıl hissedebilecekleri noktasında çocukların kavrayışının gelişmesine yardımcı olur. Çocuklar hakikati söylemekten gurur duyuyorlar, dolayısıyla ebeveynler ve öğretmenler hakikati söylemenin yarattığı bu olumlu duyguya vurgu yapabilirler. Üçüncü olarak ise, her yalanın, her ne olursa olsun bir yalan olduğunu hatırlatmak. Çok küçük çocuklar, gerçek yaşam ile hayal dünyasını birbirine karıştırmaya eğimliyken, daha büyük çocuklar ve ergenler sıklıkla olayları birbirinden ayırabilirler. Ancak eğer bir çocuk, fiziksel ya da cinsel istismara maruz kaldığını söylüyorsa; bu iddiayı MUTLAKA soruşturmanız gerektiğini bilmelisiniz. Kandırma konusunda kasıtlı bir girişimin olup olmadığını anlayabilmek için, ebeveynler ve öğretmenler çocukların cevaplarını etkin bir şekilde sorgulayabilir.

Kaynak :

#Araştırma KATEGORİSİNDEKİ DİĞER PARAGRAFLAR

Anasayfa
Üye Girişi Yap
Sepetim (0)
Kitaplar
Paragraflar
Blog
İletişim