Gökyüzünün sonsuzluğuna bakarken, yıldızların kaderimizi çizdiğine inanmak romantik olduğu kadar büyüleyicidir. Burçlar, doğduğumuz anda Güneş’in, Ay’ın ve gezegenlerin konumuna göre belirlenir. Pek çok insan burçların kişilik özelliklerimizi, hislerimizi ve davranışlarımızı etkilediğine inanır. Peki ama gerçekten öyle mi?
Örneğin Aslan burcu insanlarının çoğu dışa dönük, özgüvenli ve lider ruhlu olarak tanımlanır. Bir odaya girdiklerinde fark edilmeleri uzun sürmez. Bu özelliklerin ortak olduğunu iddia edenler, “Tüm Aslanlar böyledir” diyebilir. Fakat bir düşünün: Aynı burçtan iki insanın biri sanatçı ruhlu, diğeri bilim tutkunu olabilir. Bu durumda benzerlik nerede başlar, nerede biter?
Başak burcu ise en çok titizlikle anılır. Detaylara önem veren, düzenli ve mükemmeliyetçi tavırlarıyla tanınırlar. Ancak her Başak burcu insanı takıntılı mı olmalı? Yoksa bu sadece zodyak çemberinin genellemesinden mi ibaret?
Astroloji elbette bir bilim değildir. Ancak bireylerin kendilerini tanımalarına, başkalarını anlamalarına aracılık eden psikolojik bir araç olabilir. Burçlar, insanlara rehberlik eden bir harita sunar; ama unutmayalım ki haritayı nasıl okuyacağımız, hangi yoldan gideceğimiz tamamen bizim seçimimizdir.
Sonuç olarak burçlar, kişilik özelliklerimizin bir parçasını açıklayabilir. Ama bizi tam anlamıyla tanımlamaz. Çünkü insan karmaşıktır; genetik, çevre, yaşam deneyimleri gibi sayısız etken davranışlarımızı şekillendirir. Burçlar belki bir kapı aralar ama odanın içini biz doldururuz.