Muhtemelen hepimizin tanıdığı en az bir psikopat vardır, çünkü nüfusun %1 ila %4'ü arasında değişen bir toplamın psikopatik ölçekte bir yerlere denk düştüğü tahmin ediliyor. Bu insanlar genellikle aşırı özgüvenli, manipülatif kişilik sahibi ve empati ve vicdan azabı yoksunudurlar. Bunun yanı sıra hepsi olmasa da bu kişiliklerin bazıları şiddete meyillidir. Psikopatların bir çoğu toplum içerisinde kendilerini belli etmeden bulunurlar. Psikologlar; psikopatiyi giderek yaygınlaşan mental bir hastalık olarak ele alıyorlar. Psikopati toplum içerisinde genellikle kriminal vakalar ve cinayetler ile ilişkilendirilir, fakat birçok insan psikopati ölçeğine sokulabilecek kriterlerin bazılarını sergilerler. Bu insanların büyük çoğunluğu normal yaşamlarını sürdürürler ve asla bir kimseye zarar vermez ya da bir kimseyi öldürmez. Sıkılganlık, patolojik yalanlar, yüzeysel çekicilik ve dürtüsellik gibi özellikler PCL-R (bireyin potansiyel psikopatisini belirlemekte kullanılan psikolojik bir ölçek) testindeki 20 işaretten yalnızca bir kaçı. Herhangi bir ölçekte olduğu gibi, neyin normal ve neyin psikopatik olduğunun kesin bir ayrımı yok.
Sinirbilimci James Fallon; katillerin ve suçluların beyin taramalarına yoğunlaşarak beyindeki empati kurma ile ilgili bölgedeki aktiviteyi "normal" insanlarınki ile karşılaştırdı. Beyindeki ilgili bölge; empati sahibi insanlarda PET taramaları sırasında aktif iken, psikopatlarda ise inaktif durumda olduğu bulgusuna ulaşıldı. Fallon aynı zamanda da kendi ailesi ve arkadaşlarının tarama sonuçlarını kullanarak Alzheimer üzerine de çalışmalar yürüttü.
Alzheimer çalışmaları için görüntülere odaklanan Fallon; bir şeyin inaktif olduğunu fark etti: Taramalardan birisi, suçlu psikopatlar üzerindeki çalışmadan --beynin empati ile ilgili bölgesinde aktivitenin meydana gelmediği-- elde edilen taramalara benziyordu. Bunun yanlış bir kümeye denk geldiğini düşünen Fallon, daha iyi bir kontrol için bu resmin kimin beyninden elde edilen görüntü olduğunu görmek istedi ve anonimleştirme kodunu kırdı. Evet veriler; Fallon'un kendi beynine ait verilerdi. Taramaları inceleyen meslektaşları; Fallon'un belirli psikopatik davranışların işaretlerini gösterdiğini doğruladılar.
University of New England 'dan kriminolog ve adli antropolog olan Xanthe Mallett; bir görüşme sırasında birisinin psikopat olup olmadığını belirten belirli işaretlerin var olduğunu söylüyor. Psikopatlar oldukça iyi oyunculardır, dolayısıyla sözlü ve fiziksel ipuçlarının ne kadar örtüştüğüne bakılmalıdır. Bir başka işaret ise; kişisel mesafedir. Yapılan bir çalışmaya göre; yüksek oranda soğuk insanlar, kişiler arası daha kısa mesafeleri tercih ediyorlar. Öyleyse, eğer ağır bir psikopat tanınabilirse, bu insanlar tedavi edilebilir mi? Cevap; muhtemelen hayır. Çünkü; ilk olarak bu insanlar yardım arayışına girmeye yatkın değildirler. İkinci olarak ise; empati yoksunudurlar ve neredeyse hiçbir şey onları değiştiremez.