Utanç duvarı ilk olarak o dönemin Sosyalist Birleşik Partisi (SED) lideri olan Walter Ulbricht tarafından Sovyet güçlerine yapılan çözüm teklifleriyle düşünülmeye başlanmıştır. Berlin duvarından en çok zarar gören hiç kuşkusuz “Bernauer Strasse” olmuştur. Burada ev pencereleri doğu kısmına baktığı için insanlar pencerelerden atlayarak Berlin duvarının Batı kısmına geçmişlerdir. Kaçışların önüne geçebilmek için daha sonrasında bu evlerin önce pencereleri kapatılmış, daha sonra tamamen yıkılmıştır. Berlin duvarının kaçışları engelleyemediğini fark eden Alman Demokratik Cumhuriyeti hükümeti geçişlerin serbest olduğunu 9 Kasım 1989’da halka duyurmuştur. Bu duyuruyla birlikte binlerce insan Doğu ve Batı kısmından bu duvarın yanına gelerek birleşmişlerdir. 13 Haziran 1990 yılında duvar yıkımı başlamış ve 1992’de tamamlanmıştır.
Bu duvarın utancını ve acısını uzun yıllar çeken Almanya sonunda özgürlüğüne kavuşmuştur. Bunun beraberinde Alman Demokrat Cumhuriyeti’nin de sonu gelmiştir. Doğu Almanya’nın vatandaşları Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya gibi ülkelere göç etmiş ve oradan da trenlerle başka ülkelere kaçmışlardır. Bu utanç duvarının şuan hiçbir somut etkisi kalmamıştır; fakat soyut anlamda duvarın etkisi ve hatıralar hala yaşamaktadır. Duvarın yıkılmasından sonra Doğu Almanya’nın maddi anlamda büyük kazançlar elde ettiği görülmüşse de, en büyük işsizlik oranında da başrolde olmuştur.
Bu duvarın kalıntıları şehrin birçok yerinde hala yaşamaktadır. Özellikle duvarın bulunduğu güzergah boyunca sergiler, müzeler, fotoğraflar, duvar hakkında bilgi veren notlar ve daha bir çok anı bulunmaktadır. Özellikle gri-beyaz olan “Mauerweg” tabelaları duvarın geçtiği ve etkisi altına aldığı alanları göstermektedir. Berlin duvarıyla ilgili anıt ve parçalar dünyanın başka noktalarında da bulunmaktadır.