Babil tabletlerindeki işaret ve simgelerin yeniden yapılan analizi ile milattan önce dördüncü ve birinci yüzyıllarda inceleme yapan gökbilimcilerin Jüpiter'in hareketlerini ölçebilmek için geometri kullandığı ortaya çıktı. Tarihçilerin varsayımlarına göre, 14. yüzyıl Avrupa'sında ilk örnekleri görülen bu işlemin bilinen tarih içinde kavramsal bir sıçramaya işaret ettiği düşünülüyor.
Bu keşif Berlin'deki Humboldt University'de bilim tarihçisi olan Mathieu Ossendrijver'e ait. Kendisi tarih öncesi çivi yazısı ile kalın hatlı işaretlemeleri ve yazılamaları barındıran beş adet kil tableti çevirmiş ve yorumlamıştı. Tabletler 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşen kazılarda keşfedilmişti Londra'da bulunan British Museum'da korunuyordu.
Milattan önce yedinci yüzyıldan itibaren, Babil'deki - Mezopotamya içerisinde bugünkü Irak topraklarının bulunduğu bölgenin çoğunluğunu içine alan bir devlet- astronomlar, çoğunun araştırma ilhamı astroloji olan detaylı gözlemleri yönetebilmeye ve uygulayabilmeye başladılar. Daha önceki çivi yazısı kayıtlarında da gökbilimcilerin aritmetik metotlardan faydalanarak gezegenlerin konumlarını tahmin ettiklerini gösteren veriler mevcut.
Ossendrijver’in keşfi ve çalışması ise gökbilimcilerin geometrik yöntem ve düşünmeyi sanılandan daha fazla kullandıklarını öne sürüyor. Tabletlerdeki yazıtlar, Jüpiter'İn Dünya'dan görünen günlük hızını -Jüpiter kendi yörüngesinde iken farklı günlerde- ölçtüklerini gösteriyor. Daha sonra bu hız ve gün kayıtlarını , Jüpiter'in bu zaman aralığında ne kadar mesafe yol almış olduğunu hesaplamak için kullanıyorlardı. Bu hesaplama biçimi, hız-zaman grafiği çizip, grafiğin altında kalan alanı hesaplarken kullandığımız geometrik nosyon ile aynı.
Ossendrijver tabletlerden dördünün bu tip hesaplamaları gösterdiğini ve doğal olarak astronomi ile ilişkili olduğunu biliyordu. Ancak kendisi 2014 yılında beşinci tableti de bulup çevirene kadar gerçekte tam olarak ne olduğundan emin değildi. Bu tablette bir dizi talimat ile Jüpiter'in hareketlerinin geometrik prensiplerle nasıl hesaplanacağı -yani diğer tabletlerde uygulanan prosedürler- anlatılıyordu.
Babilli'ler geometrik şekil, figür ve grafikleri bugün anladığımız anlamıyla kullanmamış olsa da, en azından aynı metodu bir biçimde yüzyıllarca önce kullandıklarını güvenle belirtebiliriz. Bu noktada Babilli'ler için, astronomide geometrik yöntemlerden sıklıkla yararlanmış ve gezegenlerin yörüngelerde dolaştığını göstermiş olan antik Yunanlı'lardan daha sofistike olduklarını da söyleyebiliriz. Çünkü antik Yunan'da dahi burada beşinci tablette keşfedilenlere benzer; hız, zaman ve yolu birbirine bağlayan abstrakt bir yapı ve talimatlar bulunamadı.
University of Vienna'da Babil astronomisi konusunda uzmanlaşmış olan Hermann Hunger, bu çalışmanın yeni bir keşif niteliği taşıdığını belirtiyor ancak hem Hunger hem de Ossendrijver Babil'li matematikçilerin de geometri ile çok yakından ilişkili olduğunu, geometriye başvurduğunu bu bağlamda gökbilimcilerin de aynı bölgede geometriye dayanmasının ve başvurmasının çok da şaşırtıcı olmadığını söylüyor.
Hunger'a göre : " Bu bulgular üst düzey ve sofistike bir geometrik düşünce biçimine ve de algısına işaret etmiyor. Ancak bu daha çok yeni bir bilimsel soruna veya merak konusuna geleneksel Babil geometrik düşüncesinin uygulanabilmesi yeteneğini gösteriyor. "
Roskilde University (Danimarka) bilim tarihçisi Jens Høyrup ise bu keşifte belirtilenlerin Babil astronomisinde geometrik fikirler kullanıldığına dair ilk ipucu olmayabileceğini belirtiyor. Babil'de belirli ay konfigürasyonları ve ayın konumuna dair çalışmaların arkasında da fenomenin geometrik nosyonlar kullanılarak açıklandığına dair bulgular yer alıyor.