Ayvalık’ın eşsiz manzarasını kuş bakışı izleyebileceğiniz bir tepe vardır: Şeytan Sofrası. Güneşin batışını en güzel izleyebileceğiniz yerlerden biri olarak bilinen bu tepe, sadece manzarasıyla değil, mistik bir efsanesiyle de dikkat çeker. Tepede, camla çevrilmiş büyük bir ayak izi bulunur. Yerli halk bu izin şeytana ait olduğuna inanır. Peki, bu ayak izi nereden geliyor, hikâyesi nedir?
Bir rivayete göre, bu tepe antik zamanlarda Tanrı ile Şeytan’ın savaşına tanıklık etmiştir. Efsaneye göre, cennetten kovulan şeytan, yeryüzüne düştüğünde ilk adımını Ayvalık’taki bu tepeye basmış ve taşa bir ayak izi bırakmıştır. Ayak izinin bir kısmı eksiktir; çünkü şeytan ikinci adımını atamadan kaçmıştır. Tanrı’nın ışığı onu burada yakalamış, bu yüzden ayak izinin biri yerde kalmış, diğeri tamamlanamamıştır.
Başka bir anlatıma göre, bu bölge antik çağlarda mitolojik bir varlığın yaşadığı, insanlar tarafından lanetli sayılan bir bölgeymiş. Zamanla halk arasında, bu ayak izinin “şeytanın burada yaşamış olmasının kanıtı” olduğu inancı yayılmış.
Modern dönemde ise bu hikâye özellikle 20. yüzyılın başlarından itibaren yerel halk ve ziyaretçiler arasında anlatılır hale gelmiştir. Turistik bir anlam kazanmış, insanlar bu ayak izinin etrafına para atarak dilek tutmaya başlamıştır. Böylece şeytan ayak izi, hem mistik hem de folklorik bir değer kazanmıştır.
Bugün Ayvalık’a gidenler, Şeytan Sofrası’nda gün batımını izlerken bu efsaneyi anlatır, camla çevrili ayak izine bakar, bazen dilek tutar, bazen içinden geçenleri fısıldar.
Şeytan Sofrası ve ayak izi hikâyesi, gerçek olaylara değil, tamamen efsanevi bir anlatıma dayanır. Ancak halk arasında nesilden nesile aktarılmış ve yöreye kültürel bir kimlik kazandırmıştır.