Auckland, Okyanusya ülkelerinden Yeni Zelanda’nın en önemli şehirlerinden birisidir. Başkent Wellington’a nazaran ikinci sırada olsa da yine de ülkenin en önemli liman şehri olarak kabul edilir. Auckland, Yeni Zelanda nüfusunun büyük bir çoğunluğunu kendi sınırları içersinde barındırır. Şehrin son nüfus sayımına göre yerleşik sakın sayısı yaklaşık olarak bir buçuk milyon civarındadır. Şehir her ne kadar ülkenin başkenti olmasa da alt yapı ve gelişmişlik bağlamında başkent Wellington’dan daha ileridedir. Ülkenin en önemli liman şehri olan Auckland, Yeni Zelanda’nın ithalat ve ihracat faaliyetinin yüzde doksanının yürütüldüğü merkez olması sebebiyle de ekonomik anlamda ülke için çok ciddi bir yere sahiptir. Şehir son derece gelişmiş olup balıkçılığın yanı sıra çeşitli teknolojik üretimlere de ev sahipliği yapmaktadır. Bölge ayrıca ekonomik anlamda turizme de bağlıdır ve ülke nüfusunun yarısı kadar sayıda turist, her yıl şehri ziyaret etmektedir.
Şehrin kültürel tarihi beş yüz yıldan daha uzun bir geçmişe ev sahipliği yapsa da yerli halkı ki günümüzde bunlar azınlık durumundadır hesaba katarsak bin yılı aşkın bir kültüre ulaşmak mümkündür. Bölge Avustralya‘nın keşfi ile beraber keşfedildiği için bu dönemde başta Avrupalılar olmak üzere Balkanlardan da ciddi bir göç akımına uğramıştır. Bunun yanı sıra Auckland, Polinezya kültürüne de ev sahipliği yapmaktadır. Hatta ilk zamanlarda bölge tamamen bu millete mensup kişilerin egemenliği altındaydı. Ancak James Cook’un Avustralya’yı keşfi sonrasında bölge İngiliz mandası altına girmiş ve günümüzde görülen Auckland mimarisi de bu dönemden kalmadır. Bölge kültürel ve tarihsel anlamda çok ciddi bir açık hava müzesi niteliğindedir. Başta, Auckland Zoo, StarDome Observation Center, Auckland Botanic Park olmak üzere birçok önemli turistik yer mevcuttur. Deniz turizmi açısında da oldukça gelişmiş olan şehir, uluslararası birçok büyük organizasyona da ev sahipliği yapmaktadır.
Bölge son yıllarda ciddi bir sismik hareket faaliyeti içerisinde kalmıştır. Özellikle yaşanan en son ölümcül deprem şehri adeta harabeye çevirse de Yeni Zelanda hükümeti Auckland’ın yaralarını kısa sürede sarmayı başarmıştır. Bölgede yer alan zayıf binalar ya onarılmış ve güçlendirilmiş ya da yıkılıp yerine yenisi yapılmıştır. Bu teknik çalışmalarda birçok Avrupalı ve Asyalı mühendis şehri ziyaret etmiş ve resmi olarak çalışmalara katılmıştır. Şehir yeni görünüşüne kavuştuktan sonra bölgede ciddi reklam çalışmaları yapılmış ve şehri ziyaret eden turist sayısında ciddi bir artış gözlemlenmiştir. Auckland bu anlamda da oldukça gelişmiş bir havalimanına sahiptir ve bu da birçok uluslararası bayrak taşıyıcılarının bölgeye uçuş düzenlemesine olanak sağlamıştır. Bölgenin tek dezavantajı, Avrupa ve Amerika’dan oldukça uzak olmasıdır. Bu anlamda bölgeye aktarma yapmaksızın tarifeli sefer düzenleyen çok az sayıda havayolu şirketi vardır. Bölgenin iklimi ılıman ve yaz kış yağış alan bir iklime sahiptir. Bu da Auckland’ın neredeyse tamamının ormanlarla kaplı bir coğrafyada olmasına sebebiyet vermiştir.
