Bilim tarihinin büyük bir çoğunluğunda, bilişsel beceriler noktasında insanlar kendilerini eşsiz olarak tanımlamıştır. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalar, diğer hayvanların zihinlerine dair bazı kavrayışlar geliştirmemize ve bilişe ilişkin kavrayışta insanı zirveye yerleştiren görüşlere de meydan okumaya başladı. Örneğin, yunuslar da aynada kendilerini tanıyabiliyor; kuşlar da tıpkı insanlar gibi eşleriyle derin duygusal ilişkiler kuruyor ve şaşırtıcı bir biçimde şempanzeler, birbirlerinden yas tutma ritüelleri öğreniyor. Evrimsel olarak en yakın akrabalarımız üzerinde yapılan ve 2017 yılında PLOS ONE'da yayımlanan bir araştırma, başkalarının dünya hakkında bizden farklı düşünceler, deneyimler ve görüşlere sahip olabileceğinin farkında olmamız konusunda da yalnız olmayabileceğimizi ortaya koydu. Araştırmada, büyük kuyruksuz maymunların "zihin teorisini" (başkalarının kendi --muhtemelen de farklı-- zihnine sahip olduğu kavrayışını) fark edip edemediklerine bakılarak bu bilinç sorununun kanıtlanması amaçlandı.
Araştırmacılar, bu tür çalışmalarda, başka bir kişinin --ya da canlının-- dünyayı nasıl algıladığını incelemek için zihnine adım atmanın mümkün olmadığı zorluğuyla karşılaşmıştır. Neyse ki dil sayesinde yetişkin insanlara ne hissettiklerini veya neyi bildiklerini sorabiliyoruz. Ancak denekler kolay anlaşılabilir ya da hiç anlaşılmayan bir dile sahip canlılarsa; araştırmacıların daha yaratıcı deneyler geliştirmesi gerekir. Seksenli yıllarda, psikologlar, küçük çocukların başkalarının düşüncelerinin ve algılarının farkında olup olmadığını görmek için "yanlış inançları" test etmek olarak bilinen bir strateji geliştirdiler. Araştırmaya göre farklılıklar olsa da test genellikle basit bir senaryoyu içerir. Örneğin, diyelim ki Dina, bir odadaki çocuğa bir nesne gösterir ve o nesneyi çocuğun da görebileceği şekilde bir yere koyar, ardından da odadan çıkar. Dina odadan ayrılırken, Baran da bu nesnenin yerini değiştirir. Ardından çocuktan, odaya tekrar giren Dina'nın bu nesneyi nerede arayacağını belirlemesi istenir.
Bu senaryoda çocuk, nesnenin gerçekte nerede olduğu bilgisine sahiptir. Fakat çocuğun soruya doğru şekilde cevap verebilmesi için Dina'nın bu nesneyi bıraktığı yerde olduğuna dair bir "yanlış inanışı" (çünkü Baran nesnenin yerini değiştirmiştir, ancak Dina bunu bilmemektedir) olduğunun farkında olması gerekir. Böylelikle çocuğun diğer insanların birbirlerinden farklı düşünebildiğini bildiği ve "zihin teorisine" yönelik bir kavrayışı olduğu gösterilebilir.Her ne kadar orijinal çalışmalar konuşabilecek kadar büyük çocukları içerse de, güncel çalışmalar, henüz konuşamayan çocuklarla hatta daha küçük bebeklerle de yapılmıştır. 2009 yılında Cognition'da yayımlanan bir araştırmada, 16 aylık bebeklerin dahi başkalarının yanlış fikirlerini ayırt edebildikleri gösterildi. Konuşamayacak kadar küçük çocuklarla bu testlerin yürütülebilmesi; bunların, evrimsel olarak yaşayan en yakın akrabalarımız olan diğer kuyruksuz maymunlar gibi hayvanlarda da kullanılabileceğini gösterdi.