Yeni bir araştırmaya göre, ayda beş gün aç kalındığında yaşlılık riskleri ve yaşlılıktan kaynaklanan hastalıklar azalabiliyor. Günlük kalori ihtiyacımızı yalnızca gerekli faktörleri girerek hızlıca hesaplayabiliyoruz. Bununla da kalmıyor, yediğimiz-içtiğimiz şeyleri telefonumuzdaki uygulamalarımıza yüklüyor; bu sayede günlük kalori dengemizi ihtiyacımıza göre sağlayabiliyoruz. Hepimiz biliyoruz ki, organizmaların, aldıkları kaloriyi azaltarak daha uzun ve sağlıklı yaşayabileceği fikri yeni bir şey değil. Kalori kısıtlandığında yuvarlak solucandan farelere kadar birçok hayvanda yaşlanmayı geciktirdiğini biliyoruz. Pratikte daha uzun yaşamak için kalori alımını kalıcı olarak %20-%50 oranında azaltma fikri pek de çekici gelmiyor. Bazı araştırmacılar yuvarlak solucanlar ve farelerde geçerli olan bu durumun, insanlarda geçerli olmayabileceği, hatta kas veya kemik yoğunluğunu kaybetmek gibi tehlikeli durumlara da sebep olabileceğini söylüyorlar. Fakat bu konuda yayınlanan iki yeni araştırma var. Bunlardan bir tanesi Wisconsin Üniversitesi-Madison and the National Institute on Aging’den araştırmacılar, çalışmalarını Nature Communications’da geçen ay yayınladı. Bu çalışmaya göre, yaşlanma düzeni insanınkine oldukça benzeyen rhesus maymununda (hint şebeği), kronik kalori kısıtlaması sağlık açısından gözle görülür bir yarar sağladı. Maymunlardan bir tanesi 16 yaşındayken-kendi türü için orta yaşların son dönemleri- %30 daha az kalori içeren bir diyete geçirildi. Diyet uygulanan maymun şu an 43 yaşında ve bu yaş kendi türü için bir rekor sayılıyor. Hint şebeğinin rekor yaşı, insanlarda 130 yaşa karşılık geliyor.
Diyet mi, ilaç mı?
Science Translational Medicine’da yayınlanan ve University of Southern California’dan gerontolog (yaşlılık sorunları uzmanı) Valter Longo’nun öncülük ettiği ikinci çalışma ise yaşlanmayı geciktirmek için ‘ömür boyu aç’ kalmaya gerek kalmadığını öne sürüyor. Bunun yerine gerekirse, belirli aralıklarla tekrar edilerek, üç ay boyunca beş gün aç kalmanın yeterli olacağını söylüyor. Bu yöntemin yaşlanmayı ve yaşlılık kaynaklı hastalıkların risk faktörlerini azaltmada güvenli, uygulanabilir ve etkili olacağını belirtiyor. Elbette bu iddiayı ikna edici bulmayan araştırmacılar da var. Paris Üniversitesi’nde biyokimyacı ve doktor olan Leslie Robert, ‘verimsiz ve zararlı görünen’ diyetler yerine ilaç kullanımının daha yüksek potansiyel içerdiğini söylüyor. Wisconsin araştırmasında yer alan Rozalyn Anderson: “Hayat zaten sinir bozucu bir diyet yapmadan da yeterince zor. Biz bu çalışmayı yaşlanmanın paradigmalarını anlamak için yaptık. İnsanların bu diyeti uygulamalarını önermiyoruz.” diyor. Diğer çalışmanın sonuçlarıyla birleştirince, yaşlanmanın primatlarda şekillendirilebileceğini ve yaşlanmanın müdahale etmek için mantıklı bir hedef olduğunu da ekliyor. “Geleneksel tıp yaşlanmayı; kansere, kalp ve damar sorunlarına, nöral(sinirsel) bozulmalara karşı bir savaş olarak görüyor ve kalori kısıtlaması da yaşlanmayı ve kırılganlığı azaltıyor. Tek seferde bir hastalığın peşinden gitmek yerine, hastalıkların altında yatan sebebi bulup, hepsini tek seferde alt ediyorsun.” Bu iki çalışma da kalori kısıtlamanın daha uzun bir hayata yol açacağını söylemiyor. Araştırmacılara göre, araştırmanın amacı hayatımızın sağlıklı kısmını daha uzun tutmak.